Karaya ayak bastıklarında kılavuz adam
kendilerini... gecenin zifiri karanlığında Çemnik Kale' sinin önüne götürür. Kale
bedeninin bir tarafına beden ile aynı yükseklikte moloz yığılmıştı... Harman
zamanı, bağ ve bostan zamanı idi. Kalede fazla adam yoktu, herkes tarlasında,
bağında kalıyordu... Gaziler adamın gösterdiği o moloz yığınlarından aşıp
kaleye girdiler ve zaptettiler. Kalenin içinde buldukları düşmanı incitmediler...
Bilâkis ihsanda bulundular. Deniz kenarında buldukları gemileri de zaptedip hemen
karşıya Anadolu yakasına gönderdiler... O gece sabaha kadar bu gemilerle Rumeli' ne
üçyüz Gazi geçti... Ece Bey sal ile geçirilen ve Çemnik' te bulunan atlara
bindirdiği askerlerle Bolayır' ın alt tarafında bulunan ve Akliman
denilen limanı bastı, burada da birkaç gemi zaptetti, gemicilerini incitmediler,
üzerlerine gözcü koydular ve bu gemilerle de Anadolu' dan üç günde üç bin gazi
geçti... Rumeli yakasını "Allah-ü Ekber!.." avazı ve "Gülbangi
Muhammedi" ile güm güm gümlettiler.
İlk Rumeli fütuhatı coşkun bir
ruhun eseri olmuştu, bu coşkun ruhun timsâli de Süleyman Paşa idi. Kahraman
Prensin ölümünden sonra hatırası kudsi bir ışık içinde kaldı.
Süleyman Paşa bir gün
yakınlarına:
-Eğer ben beklemediğiniz bir
anda ölürsem beni Bolayır' a gömün...Üzerinize düşman gelirse Allah' a (c.c)
sığınıp benim kabrimi düşmana çiğnetmeyin... demişti.
Ölümü gerçekten beklenmeyen bir
zamanda oldu ve vasiyeti üzerine Bolayır' a gömüldü. Şehzadenin ölümü İstanbul
(Bizans) İmparatoru' na Rumeli' nin geri alınması umudunu verdi. Altmış gemi ile
asker gönderdi, gemilerin otuzu Bolayır sahiline, otuzu da Gelibolu' ya saldıracaktı.
Gaziler de Bolayır' da Süleyman Paşa' nın kabri dolayında toplandılar.
Bolayır sahiline çıkan Bizans' lılar dehşetli bir bozguna uğradı, başını
kılıçtan kurtaran esir edilip zincire vuruldu, karaya çıkanlardan tek kişi
kurtulamadı ancak gemiciler kurtulup kaçtılar.
Esir olanlar:
-Gökyüzünden üzerimize
bozatlara binmiş cengâverler hücum etti... En önlerinde de bir heybetli nevcivan
vardı, dehşet içinde kaldık... derlermiş.
O nevcivan' ın şekli ve şemâili
nasıldı? diye soranlara:
-Kaşı şöyleydi... Gözü
şöyleydi... Bizi tutup zincire vuran o idi... diye Şehzade Süleyman Paşa'
yı tarif etmişler.
Bolayır bozgunu üzerine Gelibolu'
ya gelen diğer otuz gemi ters yüz edip gitmiştir.
Türklerin Rumeli' nde ilk ayak
bastıkları Çemnik Kalesi mühim bir köprü başı olmuştur. Bunu bütün Gelibolu
yarımadasının ve Doğu Trakya' nın fethi takip etmiştir. Bizanslı Tekfurlar' ın
Türkler' i denize dökmek, Anadolu' ya püskürtmek için giriştikleri bütün
teşebbüsler her yerde yenilgileri ile sonuçlanmıştır.
Rumeli halkı yüzyıllardan beri
Tekfurların zalimce idaresi altında inlemekteydi. Köylüler Türk Akıncıları' nı
her yerde sevgi ile karşılamıştır. Türk kılıcı Rumeli' ne adalet, düzen, güven
getirmiştir. Hiçbir milletin tarihinde görülmemiş ve sahnedir ki, bu baş
döndürücü Rumeli zaferlerinde ecdadımızın kılıcı mazlum ve mâsum başı
uçurmamış, kendisine karşı çekilen kılıçları kırıp geçirmiştir. Binlerce,
onbinlerce Türk Akıncısı arasından ırza, namusa tecavüz eden, köy, kasaba ve
şehir yağma eden tek Türk Akıncısı çıkmamıştır. Gaziler arasında gaza malı
olarak paylaşılan, Türk saldırılarına karşı koyan Tekfurların zalimce ve gaddarca
bir tahakkümle yığdıkları, üzerlerinde binlerce mazlumun kanlı göz yaşı bulunan
servetleri olmuştur. Rumeli ahalisi canı gönülden, kitleler halinde Müslüman oldu.
Bir taraftan fetihler devam ederken, diğer taraftan memleketin bayındırlığı ile
uğraşıldı. Kasabalar, köyler büyüdü. Anadolu' dan getirilen Türk aileleriyle yeni
köy ve kasabalar kuruldu. Yerli ahali ile yeni gelenler kız alıp verdi... Rumeli kısa
zamanda kökünden Türkleşti. Eski dininde kalanlara asla karışılmadı, bunlar hor ve
hakir görülmedi. Müslüman Türkler' le eşit medeni haklara sahip oldular. Türk
adaletinin kanadı altında refah ve saadet devrine ulaştılar.
Bunun içindir ki Türkler' in
Rumeli' ne geçişi sadece bir Türk Zaferi değildir, Doğu ve Orta Avrupa' da yeni bir
medeniyet çağının şafağıdır.
|