bullet.gif (954 bytes)DOĞDUĞUM, BÜYÜDÜĞÜM VE HALEN YAŞAMAKTA OLDUĞUM TARİHİ ŞEHİR 

         Tarihte çok önemli bir kent olan Antakya gerek coğrafi konumunun gerekse ikliminin elverişliliği sebebiyle birçok devletin en önemli merkezi özelliğini muhafaza etmiştir. Bu konumu, Antakya' nın tarih boyunca sık sık milletler ve inançlar arasında el değiştirmesine sebeb olmuştur. Bu tarih seyri içerisinde üzerinde yaşayan kavimlerin çok büyük katliamlara uğramasına ve büyük acılar çekmelerine sebeb olmuştur.

          Antakya; gerek Müslümanlar gerekse Hristiyanlar için geçmişte de günümüzde de önemli bir dini merkez olmuştur. Kuran-ı kerim' in Yasin Suresinde Antakya şehri ve halkından bahsedilmektedir. Hristiyanlar da  Hristiyan  adını ilk Antakya' da almışlardır.    

          Bu topraklar üzerinde yaşayan kavimler bulundukları çağın en önemli kültür ve bilim  aktivitelerini gerçekleştirmişlerdir. Bazı kaynaklara göre Antakya; bulunduğu çağ içerisinde Roma' dan sonra Dünya' nın 2. büyük kenti olmuştur. Bunun en güzel ispatı da Antakya Müzesindeki mozaik eserlerin Dünya müzeleri arasındaki birinciliğidir.

         Antakya, şehrinin var oluşu  tam olarak belirlenemese de Paleolitik dönemden itibaren varlığını ortaya koyan eserler bulunmuştur. Bu dönemden başlayıp Osmanlılara ve günümüze kadar uzanan bu tarihi gelişim içerisinde sürekli kavimlerin ilgi alanı olmuş ve stratejik öneminden dolayı sürekli el değiştirmiştir. Kimi zaman istilalarla yakılmış, yıkılmış kimi zaman da İlahi Gazaba uğrayarak depremlerle yanıp yıkılmıştır (Bazı kaynaklara göre depremlerle 7 defa haritadan silinmiştir). Bilinen ilk düzenli imar faaliyetleri Seleucuslar döneminde başlamıştır. Roma döneminde başlayan Hristiyanlığın yayılması ve gelişmesi Antakya merkezli olmuş ve bu nedenle hızlı bir gelişme göstermiştir.

          Roma döneminin sonlarına kadar Hristiyanlık kültürü çerçevesinde gelişen Antakya Bizans döneminin sonlarına doğru başlayan İran ve Arap istilaları sonucunda İslam kültürü ile tanışmıştır.

          Daha sonra Selçuklu hakimiyeti altına giren şehirde İslami kültür yerleşmeye başladı ve şehir iki kültürün de en üst seviyede seyretmiştir. yine bu dönemde başlayan Haçlı seferleri sonucunda tekrar Hristiyan hakimiyeti altına girmiştir. Uzun bir süre Haçlıların egemenliğinde kalan Antakya 1268 yılında Memlük Sultanı Baybars tarafından ele geçirilmiş ve bir daha değişmemek üzere İslam hakimiyetine girmiş oldu.

          Bu dönemde yapılan cami, hamam gibi gibi yapılar sayesinde İslam kültürü özellikleri yerleşmeye başlamış ve 1517 yılında Osmanlı egemenliğine girdikten sonra yapımı daha da hız kazanan cami, han, medrese gibi yapılar bu kültürün sağlam temeller üzerine oturması ve kalıcı olmasını sağlamıştır.

          Tarih boyunca çok sayıda ve farklı kültüre sahip devletlerin hakimiyeti altına girmesi nedeniyle Antakya’da çeşitli kültürlere mensup insanlar bir arada yaşayarak kaynaşma imkanı bulmuşlardır. Antakya günümüzde de bu kaynaşmanın doğurduğu hoşgörüye bağlı olarak Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Türk, Arap gibi farklı din ve milletlere mensup kişilerin bir arada yaşayabildiği yerlerden biri olma özelliğini korumaktadır.

           İslam öncesi döneme ait eserleri yok olma aşamasına gelen Antakya’ nın İslami döneme ait eserleri de gün geçtikçe azalmaktadır. Antakya' lıların en önemli arzusu en azından elde kalan ve bakımsızlığa terk edilmiş bu eserlerin orjinalliğinin korunarak kalıcılığının sağlanması ve bizlerden sonraki nesillere bir kültür mirası olarak aktarılmasıdır.

bullet.gif (954 bytes)Coğrafi Konumu

          Türkiye' nin en Güney' inde bulunan Hatay ili' nin merkez ilçesi konumundaki Antakya, Kızıldeniz’ den başlayan Şeria Nehri yatağı ve Asi Nehri yatağı ile Güneydoğu Anadolu’ ya uzanan çöküntüde, Asi Nehri' nin  kıyısında ve denizden 440 m. yüksekliğindeki Habib Neccar (Silpiyus) dağının eteklerinde yer alır. Antakya Asi Nehri' nin (Asi Nehri Türkiye' nin başka ülkede doğup ülkemiz içerisinde denize dökülen tek nehridir) Akdeniz' e döküldüğü yer olan Samandağ’ ı kıyısına, Yayladağı üzerinden Lazkiye ve Beyrut’ a, Cilvegözü üzerinden Haleb’ e ve Hassa üzerinden Kahramanmaraş ve Gaziantep’e bağlanmaktadır. Antakya ismi İslam öncesi dönemde Antiochia iken İslami dönemde Antakiye şekline dönüşerek bugünkü halini almıştır.

Forward.GIF (1649 bytes)